Bu anlamıyla fısk ve fâsık kavramları, cahiliyye döneminin Arap dili ve şiirinde asla insanlar için kullanılmamıştır. Bu bakımdan onun, Arap dilinde, terim anlamıyla ilk defa, Kur'ân'ın nuzûlü (inmesi)nden sonra kullanılmaya başlandığını söyleyebiliriz. [10]
Terim anlamıyla fısk, küfürden(kafirlik) daha geneldir. Buna en güzel delil olarak şu ayet gösterilebilir. "Kim bundan sonra nankörlük ederse, (Allah'ın nimetini örtüp Ona ittaat etmekten vazgeçerse) işte onlar fâsıkların ta kendileridir!"
"İffetli kadınlara zina isnad edip te sonra dört şahit getiremeyenlere seksen deynek vurun; ebediyyen onların şahitliğini kabul etmeyin. İşte onlar fâsıklardır."
Ayetten de anlaşıldığı üzere iffetli bir kadının namusunu diline dolayan da
şahitliği kabul edilemeyecek şekilde fasık olarak nitendirilmiştir.
Efendimiz Aleyhisselamın "annelerinize sövmeyiniz" sözüne sahabeler (ra)
Ya Rasulallah-aleyhisselam-biz annelerimize sövmeyizki demeleri üzerine
Efendimiz Aleyhisselam "siz birinin annesine söverseniz, o da sizin annenize söver
böylece kendi annenize hakaret etmiş olursunuz" hadisini aklımızdan çıkartmamamız
lazımdır.
Kavga esnasında karşısındaki kişiye "ben kötü kadın çocuğu değilim"
"İffetli, mü'min kadınlara zina isnad edenler, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Kendi dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarına şahittlik ettikleri gün onlar büyük azaba uğrayacaklardır. O gün, Allah onlara kesinleşmiş cezâlarını verecektir. Allah'ın apaçık hak olduğunu bileceklerdir."
Burada, bu kimselerin cezayı gördükten sonra, Allah'ın hak olduğunu bileceklerinin vurgulanması, bu insanların, böyle bir günahı işlerken Allah'ın hak olduğunu, hem kalpleriyle hem de davranışlarıyla reddetmiş olduklarını göstermektedir. Böyle bir durumdan tekrar imana dönüp ıslah olmanın tek şartı ise tevbedir. Nitekim Kur'an'da, iman bozukluğundan kaynaklanan davranış bozukluklarının affedilmesi, tevbe edip inanma ve yararlı iş yapma şartına bağlanmıştır.
Allah teala cümlemizi haramdan, fısktan muhafaza buyursun, muhafaza buyuracağı
ameller nasip etsin amin.